Elinizde telefonla dağ tepe koşarak savaşacağınız, dünyayı ele geçirmeye çalışacağınız bir oyun deneyimine hazır mısınız? Google, ortaklarıyla beraber Field Trip ile ilkel bir örneğini tanıttığı alternatif gerçeklik konseptinde kocaman bir adım daha attı ve kullanıcıya, annelerin bile “Çık oyun oyna da biraz temiz hava al.” diyerek destekleyeceğini tahmin ettiğimiz bir oyun sundu: Ingress.
Ingress; Google ve Niantic Labs’in birlikte hazırladığı, Android üzerinde oynanan bir alternate reality multiplayer video oyunu. Bizim için hazırlanmış hikayeyi gerçek dünyada her gün yürüdüğümüz sokaklarda; başka onlarca insanla beraber hedeflerimize ulaşmaya çalışarak, gerektiğinde koşarak, kaçarak, strateji geliştirerek oynuyoruz.
Modern ve Mistik Kurgu
Konusu oldukça keyifli; oyuna başlarken, CERN’deki bilimadamlarının Egzotik Madde (Exotic Matter, kısaca XM) adlı bir parçacık keşfettiğini, bu maddenin dünyaya bazı kapılar (portal) aracılığıyla dağıldığını ve insanların zihinlerini kontrol etmekte kullanılabileceğine inanıldığını öğreniyoruz ve bu alternatif dünyanın içinde, diğer her oyuncu gibi, bir ajan oluyoruz.Yeryüzünde üretilmiş, keşfedilmiş her güçlü silah gibi XM için de bir savaş var ve karşımıza bu uğurda savaşan iki oluşum çıkıyor: Aydınlar ve Direnişçiler. Aydınlar, XM’in dünyaya dağılmasını ve insanlar üstünde kullanılmasını savunan reformist bir örgütlenmeyken; Direnişçiler, XM’in insanlığın temel değerlerini yok edeceğine inanan ve Aydınlar’a engel olmaya çalışan muhafazakar bir örgütlenme. Ingress kendini bize biraz tanıttıktan sonra hangi gruba dahil olmak istediğimizi seçmemize izin veriyor.
Genel Bakış
Oyun grafikleri, karanlık arkaplanda neon renklerde aydınlatılmış retro bir temelde kurulu. Oyunu tanıtan, ‘üst’lerimizden gelen mesajların iletildiği mekanik konuşmalar ve arkaplandaki ses efektleri de oyunun mistik havasını tamamlıyor. Özellikle bizim gibi hava karardıktan sonra kulaklıkları takarak ormanda oynarsanız, ses ve görüntü oldukça tatmin edici olacaktır.Oyunda birkaç menü mevcut. Oyun ilk açıldığında karşımızda, yerimizi ve hedeflerimizi görebilmemiz için kurulmuş bir tarayıcı harita (Scanner) var. Ingress, yerimizi Wifi/data bağlantısı ve GPS yardımıyla tespit ediyor ve bizi, elli metre yarıçapında bir dairenin merkezine oturtuyor. Harita üzerindeki pusula sayesinde hedefimize ilerleyebiliyoruz ve kaç metre, ne tarafa doğru ilerlememiz gerektiğini sistem bize gerçek zamanlı olarak hatırlatıyor. Haritadan ulaşabildiğimiz OPS seçeneğinde, bize gelen son bilgilerin aktarıldığı İstihbarat Menüsü (Intel), topladığımız eşyaları gösteren Eşya (Item) Menüsü, görevlerimizi anlatan Mission Menüsü, diğer oyuncularla grup oluşturmamızı sağlayan Recruit Menüsü ve kayıt bilgilerimizi görebildiğimiz Aygıt Menüsü bulunuyor.
Bizden, ‘üst’lerimizden gelen ilk tanıtıcı mesajı okuduktan sonra tarafımızı seçmemiz isteniyor. Biz ilk oyunumuz için Aydınlar’dan olmayı tercih ettik. Tarafımızı seçtikten sonra, oyunu kavramamız için verilen alıştırma görevlerini yapmaya başlıyoruz.
Oyundaki Görevler
İlk görevimiz XM biriktirmek, oldukça kolay tamamlanıyor. Ana haritada bulunduğumuz çevredeki XM’ler parlayan küçük mor noktacıklar olarak görünüyor ve onlara doğru yürümek, biriktirmek için yeterli oluyor. Belli bir miktarda XM topladıktan sonra görevimizi tamamlamış oluyoruz.İkinci görevimiz, bir XM kaynağı kapıyı (portal) hacklemek. Harita bize, bulunduğumuz noktaya en yakın portalı gösteriyor ve oraya ilerlememizi istiyor. Portalı, elli metrelik menzilimize girince haritada üstüne tıklayarak hackleyebiliyoruz. Burda portala olan yakınlığımız da önemli; ne kadar yakınsak, hack sırasında portaldan o kadar çok XM çıkarabiliyoruz. Hacklediğimiz portal hangi örgütlenmeyi seçtiysek onun rengini alıyor, böylece desteklediğimiz oluşum adına bir kaynak daha kazanmış oluyoruz.
Üçüncü görevimiz, bir düşman portalına XMP ile saldırmak. Harita bize en yakın düşman portalını gösteriyor, yoksa geçici olarak bir tane oluşturuyor ve oraya giderek saldırı yapmamızı istiyor. Biraz yürümek dışında bu da kolaylıkla tamamlanan bir görev.
Saldırı yaptıktan sonra portalın koruması zayıflıyor, bu durumda oranın eski sahibini dışarı atabiliyoruz ve kontrolü ele geçirebiliyoruz. Bu da dördüncü görevimiz oluyor. Deploy Resonator dedikten sonra portal tamamıyla bizim oluyor.
Tabii, görüldüğü üzere sahiplenilmiş portallar bile bizim yaptığımız şekilde karşı tarafın eline geçebiliyor. Bunun önünü almak için portallar üzerinde daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bu yüzden, beşinci görevde, ele geçirdiğimiz portalları birbirine bağlayarak güvenliği sağlamlaştırabilmek adına hazırlık yapmayı öğreniyoruz.
Ele geçirdiğimiz portalları, altıncı görevdeki Bağlantı (Link) özelliğini kullanarak birbiriyle ilişkilendirebiliyoruz. Link, her iki portal arasındaki bağlantının adı. Eğer ki üç farklı portalı aralarında bir üçgen oluşturacak şekilde ikili ikili birbirine bağlayabilirsek, ortalarında kalan kısım Korunaklı Alan (Field) adını alıyor ve düşmanların bu alandaki portalları ele geçirmesi iyice zorlaşıyor. Yedinci ve son görevimizi de böylece tamamlıyoruz. Field’ı oluşturduğumuz portalların birbirine uzaklığının yüzlerce metre olması bile mümkün, o yüzden büyük bir alan oluşturmak oyunda değerli bir hamle.
Bütün bu giriş görevlerini tamamladıktan sonra ise oyun bizi gerçek dünyaya bırakıyor ve periyodik görevler vererek seçtiğimiz grubun yararına çalışmamızı teşvik ediyor.